GENÇLİĞE HİTABE
Türk Ocakları Sivil Toplum Alanında Türklüğe Hizmet Etmeyi Amaçlayan Yüz Yıllık Bir Hizmet Çınarıdır
23 Ağustos 2009 Türk Ocakları, milli varlığımızı, milli bekamızı ve güvenliğimizi, milli kültürümüzü ilgilendiren temel meseleleri faaliyet konusu yapmak, bunlara ilişkin çözümler aramak, düşünceler geliştirmek maksadıyla kurulan yüzyıllık bir hizmet çınarıdır. Bugün de kuruluşundaki amaç ve ilkeleri özenle koruyarak işlevini yerine getiren milliyetçi bir sivil toplum kuruluşu olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Sık sık vurguladığımız gibi, Türkiye’nin son dönemlerdeki birinci gündem maddesi bölücü terör ve ona vücut veren etnik fitnedir. 25 yıldır sürüp gelen bu problemi ülkemizin huzuru, güvenliği ve geleceği açısından halletmek mecburiyetindeyiz. Hükümetin bu konuya ilişkin olarak başlattığı “açılım” girişimlerini yakından izliyoruz. İçeriği belirsiz olan, henüz oluşmamış-oluşturulmamış bir politikayı peşinen benimseyip desteklemek doğal olarak söz konusu değildir. Görüşlerimizi yayın organımız Türk Yurdu dergisinde ve web sitemizde Genel Başkanımız Nuri Gürgür’ün ve diğer yazarlarımızın kalemlerinden düzenli şekilde kamuoyuna sunuyoruz. Son olarak İç İşleri bakanı Sayın Beşir Atalay sürdürdüğü temaslar cümlesinden bizleri bilgilendirmek maksadıyla Genel Merkezimizi ziyaret etti. Genel Başkanımız ve Yönetim Kurulumuzla bir saate yakın bir görüşme yaptı. Genel Başkanımız Nuri Gürgür Türk Ocaklarının görüş ve düşüncelerini şifahi olarak anlattı ve bunları kapsayan bir dosyayı kendilerine sundu. Bu dosya web sayfamızda da yayınlandı.
Gerek bu görüşme, gerekse bazı gazetelerde Türk Ocağıyla ilgili yapılan haberlerde objektif habercilik yerine gazetelerin kendi bakış açılarını yansıttıkları, cümlelerin cımbızla seçilip haber yapıldığı, başlığın da buna göre atıldığı görülmektedir. Bu tarz habercilik esef vericidir. Sonuçta kafa karışıklığı doğurmakta, bazı yanlış değerlendirmelere ve hükümlere yol açmaktadır.Türk Ocakları amacı ve ilkeleri net olan, son derece şeffaf ve açık çalışan, şahsi hesapları ve siyasi beklentileri olmayan, gücünü milliyetçi camiadan ve inancından alan, sorumluluğunun bilincinde, kâmil anlamda bir “mefkûre ocağıdır.” Ülkemizin kanayan yarası etno-milliyetçi bölücü terör ve bu konuya ilişkin “açılım girişimleri” üzerindeki görüşlerimizi kısaca özetleyerek, zamana yayılmakta oluşu nedeniyle, özellikle konuya ilişkin çalışmalarımızı topluca izleme fırsatı bulamayan gönüldaşlarımızın sağlıklı bir değerlendirme yapmalarına yardımcı olmayı yararlı görüyoruz: 1- Bölücü terör, etnik milliyetçi Kürtçülük hareketinin eseridir. Konuya çözüm ararken öncelikle terörü doğuran sosyal ve psikolojik zemini dikkate almak, bin yıldır yaşanan birlikteliğin son dönemde bozulmasının, belirli bir kitlede farklı bir aidiyet bilincinin oluşmasının sebeplerini araştırmak, buna önlem almak zorundayız. 2- Bölücü terör hem bazı batılı ülkelerde, hem de içimizdeki eski solcu ve liberal çevrelerde “bir halkın kurtuluş mücadelesi” şeklinde algılanıyor, meşru sayılıyor ve destekleniyor. 80 öncesinde devletle ideolojik nedenlerle çatışıp yıkmaya çalışan günümüzün neo-liberal ve demokrat kesimleri, yarım kalmış hesaplarını demokratikleşme, haklar ve özgürlükler gibi evrensel değerler üzerinden yürütmeye çalışıyorlar. Hükümet bunları, gerçek yüzlerini ve esas niyetlerini görmezlikten gelerek kılavuz yapmak isterse daha baştan çıkmaza saplanır. Girişimlerini kuşkulu hale getirir. 3- Problemin kilit unsuru PKK’nın varlığıdır. Bölgede 5–6 bin silâhlı militanın tehdidi hüküm sürdükçe, halkın iradesini özgürce ortaya koyması mümkün olmaz. Atılacak her adım denize dökülen bir kova su gibi sonuçsuz kalır. 4- PKK-DTP sözcülerinin ve Öcalan’ın çözüm adına ileri sürdükleri isekler, üzerinde durulmaya deymeyecek hezeyanlardır. Bunların ciddiye alınıp müzakere edilmesini tavsiye eden neo-liberal kalemler devleti örgüte teslim olmaya zorluyorlar. 5- Bu cümleden olarak: a. Anayasanın değiştirilerek Türk ve Türklükle ilgili kavramların metinden çıkarılmasını istemek, b. Yerel yönetimlerin yetkilerinin genişletilmesi adı altında otonomiye, yerel özerkliğe kapı açmak, c. Kürtçeyi eğitim kurumlarına taşıyarak, kamusal alanlarda kullanılmasının önünü açarak Türkçeyle eş değer hale getirmeye çalışmak, ç. Etnik kimlikle politika yapmayı önermek, d. Genel bir af çıkararak PKK militanlarına ve Öcalan’a siyaset yapma imkânı hazırlamak, PKK’nın silâh yoluyla elde demediği sonuçlara yasal yollardan ulaşmak anlamına gelen girişimlerdir. Bunların “vatana ihanetten” başka tanımlaması yapılamaz. 6- Türkiye devleti bazılarının göstermeye çalıştığı gibi aciz ve güçsüz değildir. Güvenlik güçlerimizin terörle mücadelede başarısız olduklarını söylemek tarihi bir iftiradır. Siyasetçilerin kendi alanlarındaki görevlerini yerine getirmeyişleri sonucu ortaya çıkan boşluğun sorumluluğunu güvenlik güçlerine yüklemek haksızlık olur. 7- Çözüm arama girişimleri sürdürülürken güvenlik güçlerinin olumsuz etkilenmemesi, morallerinin yüksek tutulması için gerekenler mutlaka yapılmalı, bölgede teyakkuz halinde olunmalı, özellikle istihbarat faaliyetleri çok daha artırılarak PKK adım adım izlenmeli, gerekli hallerde tereddüt etmeden müdahale yapılmalıdır. 8- Çözüm girişimlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için konu iki ana muhalefet partisiyle birlikte ele alınmalı, bir devlet politikası şeklinde inşa edilmeli, siyasi polemiklerle yıpratılıp çıkmaza girmemesi için dikkatli, basiretli ve diplomatik teamüllere uygun bir yol izlenmelidir. 9- Demokratikleşme iddiasıyla farklılıklar üzerinde yoğunlaşarak bunları daha belirgin hale getirecek girişimler yapmak son derece yanlış olur. Tam tersi yapılmalı, müştereklikler ön plâna çıkarılıp ele alınmalı, ortak paydalar olabildiğince güçlendirilmelidir. Bireysel hak ve özgürlüklerin tüm toplum kesimlerinde ve ülke genelinde yaygınlaştırılması, evrensel standartlara ulaşılması amaç olmalıdır. Ancak bu girişimlerin kolektif haklara dönüştürülerek siyasi amaçlar için kullanılmasına göz yummak, hatta imkân hazırlamak Türkiye’yi ayrışmaya götürür. Bundan özenle kaçınılmalıdır. 10- PKK tehdit unsuru olmaktan çıkarılmadıkça, silâh bırakmadıkça, çözüm adına atılacak her adım örgütün başarısı şeklinde değerlendirilecek, yürütülecek propaganda sonucu bölge halkının devlete güveni biraz daha zayıflarken, örgüt inisiyatifi ele geçirmek imkânı bulacaktır. TÜRK OCAKLARI GENEL MERKEZİ
................... Görünen köy kılavuz istemeyecek kadar ortada. Türkiye, “Kürt açılımı” ile kendi içinde Barzani’nin “Kürt ulusu” diye adlandırdığı yapının inşasını kolaylaştırmakla kalmıyor, beraberinde yıllar önce kararlaştırılan “entegrasyon planlarıyla” da Barzani’nin palazlanıp, Bağdat’a meydan okumasına, yani Irak’ın parçalanmasına bilerek-bilmeyerek katkıda bulunuyor. Böylesi bir gelişmenin Suriye ve İran’ı da domino taşı gibi tetikleyeceği, bölgenin topyekun ateş topuna döneceği belli. Bu felaketi önlemek büyük ölçüde yine Türkiye’nin elindedir. Gerçek “çözüm paketi” de, Kürt açılımında frene basılması, Erbil’de konsolosluk açma fikrinden vazgeçilmesi, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Erbil’i ziyaret programını iptal edilmesi, Nabucco Projesine Barzani’nin katılmasına karşı çıkılması ve elbette ki Kerkük’e, Türkmenlere yeniden sahip çıkılmasıdır. Alıntıdır:Tamamını buradan okuyabilirsiniz. http://www.turkocagi.org.tr/modules.php?name=Yorumlar&pa=showpage&pid=385
Etiketler: Türk ocağı Sivas Atatürk Bayrak kürt açılımı, Türk Ocakları
... Özelleştirmeler adı altında yapılan satışlar ile ekonomimiz ciddi yaralar alırken, milli değerlerimiz hızla el değiştirirken ülke borçlarımız eksilmediği gibi katlanarak büyüyor. Gelirlerinin nerelere harcandığının cevabı da Türk kamuoyuna verilmesi gerekiyor, verilemiyorsa eğer hukuk insanlarının da ülke adına hesap sorması gerekiyor ? Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Butros Gali’nin özelleştirilmelerle ilgili anlamlı görüşü şöyleydi “ yeterli alt yapıya sahip olmayan azgelişmiş ülkelerin özelleştirmeden herhangi bir yarar sağlamaları mümkün değildir. Bu unsurların yeterince gelişmemiş olduğu toplumlarda piyasa ekonomisi kısa sürede bir soygun düzenine dönüşmektedir ” diyor (Metin Aydoğan’ın "Ne yapmalı" Kitabı). Sizce de öyle değil mi ? 2008 yılında öngörülen büyük özelleştirmeler listesinde Halk Bankası, Karadeniz Bakır İşletmeleri, SEKA, Türkiye Demir Çelik İşletmeleri, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş., Tekel, Türkiye Denizcilik İşletmeleri bunlardan bazıları ve sırada bekleyen Şeker fabrikalarımızı ve diğer kalan limanlarımız köprüler, otoyollarımızı, Türkiye'nin en büyük fosfat yataklarının bulunduğu yıllardır atıl durumda bırakılan Mardin Mazıdağı, Nehirlerimiz vs unutmamamız gerekir. Aşağıda detaylarıyla tüm satılan şirketlerimize ait bilgileri toplu olarak bulacaksınız. Uzun süreli çalışmanın ve araştırmanın ürünü olan bu çalışma birçok kaynaklardan derlenerek en doğru bilgilere zar zor ulaşılarak hazırlanılmıştır. Çünkü satılan milli değerlerimizden çok satılmış insanların yalan yanlış beyanatlarıyla dolu olan medyamızda bu bilgilere ulaşmak için büyüteç gerekiyordu. Ülkemizde her şey satıldığı için doğal olarak da listem çok uzun oldu umarım sıkılmadan okursunuz... Makalenin devamını BURADAN okuyabilirsiniz
Etiketler: Türk ocağı Sivas Atatürk Bayrak Hangi Hükümet Hangi Kurumlarımızı Sattı
Etiketler: Türk ocağı Sivas Atatürk Bayrak ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.
Etiketler: Türk ocağı Sivas Atatürk Bayrak En geç 98'de Avrupa Birliği'ne tam üyeyiz
Etiketler: Türk ocağı Sivas Atatürk Bayrak Türkiye Nereye Götürülüyor?
Türk Telekom, Arap'ın. Telsim İngiliz'in. Kuşadası Limanı İsrailli'nin. İzmir Limanı Hong Konglu'nun.. . Araç muayene işi Alman'ın. Başak Sigorta Fransız'ın. Adabank Kuveytli'nin. İETT Garajı Dubaili'nin. Avea Lübnanlı'nın. Petkim? Ermeni'nin. (Kazak'a sattık, dediler. Kazağı bi çıkardık.. Ermeni...) Rakı , Amerikalı'nın. Finansbank Yunanlı'nın... Oyakbank Hollandalı'nın. Denizbank Belçikalı'nın. Türkiye Finans Kuveytli'nin. TEB Fransız'ın. Cbank İsrailli'nin. MNG Bank Lübnanlı'nın. Alternatif Bank Yunanlı'nın. Dışbank Hollandalı'nın. Şekerbank Kazak'ın. Yapı Kredi'nin yarısı İtalyan'ın. Turkcell'in yarısı Finli'nin Rus'un. Beymen'in yarısı Amerikalı'nın. Enerjisa'nın yarısı Avusturyalı'nı n. Garanti'nin yarısı Amerikalı'nın. Eczacıbaşı İlaç, Çek'in. İzocam, Fransız'ın. TGRT(Fox) Amerikalı'nın. Demirdöküm Alman'ın. Döktaş Fransız'ın. Süper FM Kanadalı'nın. Hepsi TÜRKtü. Sadece 4.5 yıl önce
Etiketler: Türk ocağı Sivas Atatürk Bayrak 4.5 yıl önce hepsi Türktü